DEVAM: 45. İmam
Gelmeden Kamet Getirilmiş De Olsa, Cemaat Oturarak İmamı Bekler
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ عَلِيِّ
بْنِ سُوَيْدِ
بْنِ
مَنْجُوفٍ
السَّدُوسِيُّ
حَدَّثَنَا
عَوْنُ بْنُ
كَهْمَسٍ
عَنْ أَبِيهِ
كَهْمَسٍ
قَالَ
قُمْنَا
إِلَى الصَّلَاةِ
بِمِنًى
وَالْإِمَامُ
لَمْ يَخْرُجْ
فَقَعَدَ
بَعْضُنَا
فَقَالَ لِي
شَيْخٌ مِنْ
أَهْلِ
الْكُوفَةِ
مَا
يُقْعِدُكَ
قُلْتُ ابْنُ
بُرَيْدَةَ
قَالَ هَذَا
السُّمُودُ
فَقَالَ لِي
الشَّيْخُ
حَدَّثَنِي
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ بْنُ
عَوْسَجَةَ
عَنْ
الْبَرَاءِ
بْنِ عَازِبٍ
قَالَ كُنَّا
نَقُومُ فِي
الصُّفُوفِ عَلَى
عَهْدِ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
طَوِيلًا
قَبْلَ أَنْ
يُكَبِّرَ
قَالَ
وَقَالَ
إِنَّ اللَّهَ
وَمَلَائِكَتَهُ
يُصَلُّونَ
عَلَى الَّذِينَ
يَلُونَ الصُّفُوفَ
الْأُوَلَ
وَمَا مِنْ
خُطْوَةٍ أَحَبُّ
إِلَى
اللَّهِ مِنْ
خُطْوَةٍ
يَمْشِيهَا
يَصِلُ بِهَا
صَفًّا
Kehmes (b.
el-Hasen)'den; demiştir ki; Mina'da, henüz imam yokken namaz kılmak için ayağa
kalktık (sonra) bir kısmımız oturdu. Bunun üzerine Kufeli bir ihtiyar bana,
"Niçin oturuyorsun?" dedi. Ben de, "Oturmanın sebebi İbn
Büreyde'nin (ayakta imamı bekleme hali için): "Bu tekebbürdür"
sözüdür" dedim. Bunun üzerine yaşlı adam dedi ki: "Abdurrahman b.
Avsece el-Bera b. Azib'den onun şöyle dediğini bana nakletti: "Biz
Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zamanında namaz'a başlamadan önce
uzun süre ayakta saf olarak beklerdik". el-Bera demiş ki; "Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: Allah azze ve celle ve melekleri ilk
saflara ulaşanlara rahmetle dua ederler. Kişiyi bir saf ileri götüren adımdan,
Allah katında daha sevimli hiç bir adım yoktur."
Sadece Ebu Davud
rivayet etmiştir.
AÇIKLAMA: Her ne kadar bu hadiste, kimliği bilinmeyen
ihtiyar, el-Bera'dan naklen Resulullah (s.a.v.) zamanında saflarda ayakta
beklediklerini söyleyerek, imamı oturarak bekleyen kimseleri tenkid etmişse de
bu ihtiyarın kimliği kesin olarak bilinmediğinden bu hadis zayıftır. Bu
bakımdan 539 numarada geçen "namaz için ikamet edildiğinde beni görünceye
kadar (ayağa) kalkmayınız" hadis-i şerifine muarız sayılabilecek kuvvette
değildir. Kaldı ki, saflarda ayakta beklemelerinin imam gelmeden vuku bulduğuna
dair kesin bir ifade de yoktur. Belki de bu bekleme Resul-i Ekrem (s.a.v.)
cemaatin önüne geçtikten sonra olmuştur.
Hadis-i
şerifte geçen "Salat" kelimesi lugatçıların bir çoğuna göre , dua,
tebrîk, temcîd ve ta'zim manalarına gelir. C enabı Hakk'ın müslümanlar hakkında
salat etmesi onları günahlardan arındırması ve ilahi rahmetine eriştir-mesidir.
Meleklerin salat etmesi ise, mü'minlere dua etmeleri ve onların affedilmelerini
Allah'dan istemeleridir. Namaza salat denmesi aslının dua olmasındandır.
Seyyid
Şerife göre ise, Allah'dan salat, "rahmet" anlamına geldiği gibi
meleklerden "salat" "istiğfar" anlamına, mü’minlerden salat
ise, "hayırlı dua" anlamına gelir.